Travmanın başlıca türlerine baktığımızda çocuk istismarı ve ihmali, kişilerarası şiddet, doğal afetler, yangınlar, araç kazaları, tecavüz ve cinsel saldırı, fiziksel saldırı, partner şiddeti, ayrımcılığa maruz kalma, işkence, savaş, başka birinin cinayeti veya intiharı ile yüz yüze gelmek ve yaşamı tehdit eden tıbbi durumlar sayılabilir.
Travmatik olayı yaşayan her birey bu olaydan aynı derecede etkilenmez. Burada bireylere özgü bazı değişkenlerden bahsetmemiz gerekir.
Bunlar:
Cinsiyet, yaş, ırk, sosyoekonomik statü, önceden var olan psikolojik işlev bozukluğu, baş etme biçimleri, travmaya maruz kalma geçmişi, genetik yatkınlık olarak sıralanabilir. Travma ile çalışan ruh sağlığı uzmanının süreç boyunca tüm bu değişkenleri göz önünde bulundurarak ilerlemesi gerekmektedir.
Peki travmaları yenmek mümkün müdür?
Genel olarak kabul gören yaklaşımların birçoğu, hafıza ve anıyı işlemekle travmatik olay arasındaki güçlü bağlantıyı temel almaktadır. Travma sonrasında yaşanan akut stres ve travma sonrası stres bozukluklarında sıklıkla görülen belirtiler arasında tetikte olma hali, olayı hatırlatan durum ve mekanlardan kaçınma, yeniden yaşantılama, gündüz olayla ilgili sahnelerin göz önüne gelmesi ve gece sıklıkla görülen kabuslar yer almaktadır. Bu yeniden yaşantılama deneyimleri acı veren yaşantıyı işlemek ve bu duruma olan duyarlılığı azaltmak olarak yorumlanabilir.
Yeniden yaşantılama ile ilişkili terapi yaklaşımlarında terapide olmak genellikle zordur. Bu sırada kişilerden hissetmeyi ve düşünmeyi tercih etmediği şeyleri hissetmesi ve düşünmesi bekleniyor olabilir ve kişiler bununla ilgili bir direnç gösterebilirler. Genelde travmatik anının bir bütün olarak hatırlanması oldukça güçtür. Terapideki asıl amaçlardan biri de tıpkı dağınık yapboz parçaları gibi olan sahneleri birleştirip anlamlı bir bütün yaratmaktır.
Bu iyileşme sürecindeki en önemli nokta kişinin bu travmatik anıya bir anlam verebilmesini sağlamaktır. Terapi sürecinin kendisi iyi hissettiren bir süreç olmasa bile burada amaç, travmatik anının güçlü olumsuz etkilerinin azaltılarak tıpkı yaşanan diğer anılar gibi kodlanmasını sağlamak ve kişilerin eski rutinlerine dönebilmesidir.
Travma terapisinde kullanılan çok çeşitli yaklaşım ve teknikler mevcuttur. Yetişkin ve çocuklarda farklı teknikler ile çalışılır. Bunlar arasında EMDR, Bilişsel Davanışçı Terapi temelli Uzun Süreli Maruz Bırakma Terapisi, Farkındalık Temelli Bilişsel Terapi, Diyalektik Davranış Terapisi ve Oyun Terapisi, Sanat Terapileri gibi birçok terapi ekolü bulunmaktadır. Terapiler ile birlikte hekimlerle yürütülen işbirliği çerçevesinde ilaç tedavisi de sıklıkla kullanılmaktadır.
Son olarak travma terapisi diğer bireysel psikoterapilerden hangi noktada ayrılır bundan söz etmemiz gerekir. Travma terapisi travmatik olayı birincil yaşayan kişi dışında buna şahit olan kişinin çevresindeki yakınlarını da kapsamaktadır. Travma terapisi yapacak olan ruh sağlığı uzmanının mutlaka travma alanında eğitiminin olması gerekmektedir. Travma ile çalışan uzman psikolog ve psikiyatristlerin birbirleriyle iletişim halinde olması, duruma göre avukat, sosyal hizmet uzmanı, travma yaşayan bireyin sosyal destek ağı ve aile üyeleri ile işbirliği ve destek içerisinde bu hizmeti yürütmesi gerekmektedir. Özetle travma terapisi bütüncül ve birçok disiplinin bir arada olduğu bir çerçeveye sahiptir diyebiliriz.